Yahudi Mahallesi
Genellikle tüm Türkiye Yahudileri’nin İberik yarımadası
kökenli oldukları sanılır. 1492’de engizisyon sonucu Anadolu’ya göç eden
Yahudiler’den çok önce Anadolu’da, Ankara’da var oldukları atlanır. Roma’daki resmi
adı, "Tektasagon Neocoros Lamportante Metropolis Sebaste d'Antoniania Ankyra"
olan Ankara'da Yahudi cemaatinin varlığı o zamanlardan da eskiye dayanır.
(Foto: Enver Arcak)
Roma Ankara’yı Galatlar’dan aldığında şehirde Yahudi toplumunun olduğunu çeşitli kaynaklardan biliyoruz. Roma dönemine kadarki kayıtlarda Ankara’da 5 mahalle görünüyor, şehrin gelişimiyle bu sayı 12’ye çıkmıştır. Çankırıkapı’da bulunan bir yazıtta M.S. 2.yy’ın birinci yarısında adları da sıralanmış bunların. 17.yy’da Ankara’da bulunmuş olan Evliya Çelebi “Seyahatname”sinde; “kentin Yahudi’si çoktur, sade Yahudileri 12 mahalledir.” diye yazar. Yahudi cemaatinin geçmişi açısından şaşırtıcı bir kenttir Ankara.
Anadolu'daki Yahudi varlığının ne kadar eskilere dayandığının
kanıtlarındandır Ankara Yahudileri. Cemaatin çoğunluğu zaman içinde İstanbul'a,
İsrail'e ve dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişler. Onlardan kalansa, sonları
geçen yüzyılda yaşanmış anılar ve mahallede kalan yapılar. Bugün içinde hiç
Yahudi kalmamış ve yapılar harap vaziyette olsa da, yaşanmışlığın izlerini
hissetmek mümkün. Dar sokaklarda
cumbalarıyla fırlayacak gibi duran evlerin asimetrik pencereleri, oluklu
damları, kiremitten saçakları, mahallenin bitap çeşmesi ve korumak için
yükseltilmiş duvarların arkasında gizemiyle duran heybetli sinagogu bir şeyler
fısıldıyor.
(Foto: Enver Arcak)
Evler bitişik nizâmda değişik renklerde. (Foto: Enver Arcak)
17.yy’ın sonunda yapımı başlamış ve 18.yy’da tamamlanmış olan
Eskicioğlu Camisi’nin yapım tarihi sinagogun uzun bir geçmişi olduğunun
kanıtıdır. O zamanki yasalar göz önüne alındığında, bu caminin yapılmasından
sonraki bir tarihte, ona bu kadar yakın bir yerde sinagog inşa edilmiş
olamayacağından dolayı 17.yy’dan önceye gittiği söylenebilir. Mahallede bulunan
Roma dönemi kalıntıları da mahallenin çok öncelere dayanan bir yerleşim durumu
olduğunu göstermektedir. İstanbul Hahambaşılık kayıtlarına göre 1843’te büyük
bir tamirattan geçmiş olan sinagog,
1904’te yeni baştan yapımı için izin alınıp, 1909’da açılışı yapılarak
günümüzdeki şeklini almış.
1927 doğumlu yazar, Beki L. Bahar’ın “Efsaneden Tarihe Ankara
Yahudileri” kitabında mahallenin 19.yy başından bu zamana uzanan hikâyesini,
anılarla dolu anlatımlarla aktarmış. Mahallede çocukluk ve gençlik yıllarını
geçirmiş olan yazar; gündelik hayat, düğünler, cenazeler, Hanuka bayramları,
Kipur kutlamaları gibi mahalle yaşamının iz bırakanlarını paylaşmış.
Yaşananları canlı tanığından öğrenmek isteyecekler için güzel bir kaynak.
(Foto: Enver Arcak)
Kitapta
Beki Bahar, mahallenin 40’lı yıllardaki sınırlarını şöyle tarif ediyor; “Kuzeyi, Samanpazarı meydanına açılırdı. Güneybatıda
Eskicioğlu Camii’nde, doğusunda ise Şengül Hamamı’nda noktalanırdı. Yenişehir
yönünden gelenler, Denizciler Caddesi’ne
açılan ara sokaklardan mahalleye ulaşırlar. Samanpazarı meydanından
Anafartalar’a doğru sırayla üç ayrı merdivenden mahalleye ulaşılabilirdi.
Birincisi Arnavut taşı döşeli geniş bir merdiven, ikincisi bundan yirmi otuz
metre ilerde sinagogun bulunduğu alana inen tahta bir merdiven, üçüncüsü ise az
ilerisinde Şengül Hamamı sokağına inen beton merdiven.”
Bir binanın terasından görebildiğim mahallenin sinagogu fotoğrafın solunda yer alıyor
(Foto: Enver Arcak)
(Foto: Enver Arcak)
Osmanlı'da Avrupa'daki getto tarzı, duvarlarla izole edilmiş
Yahudi mahalleleri olmamıştır. Ankara'daki Yahudi Mahallesi’nde de camii
sinagog yan yana, çeşmesi, hamamıyla tipik bir Osmanlı mahallesi tarzındadır.
Yakın zamana kadar tebeşirinin, tahtasının görülebildiği, merkezi Paris'te
bulunan "Aliance Israélite
Universelle" isimli kuruluşun açtığı okul Eskicioğlu Camisi'nin
karşısında yer alıyormuş, kız okulu olarak başlanıp 1924'de karma eğitime
geçilmiş. Okulun Ermeni, Müslüman öğrencileri de varmış.
(Foto: Enver Arcak)
40’lı yıllar
mahallenin renkli zamanlarında; sokak çeşmelerinden eve su taşıyan, kömür, odun
kıran, ateş yakan, ev işlerine yardım eden, nasırlı elleri kınalı alınları
dövmeli Kürt kadınlarına “bacı” kelimesinden Yahudileştirdikleri, yaşça
küçüklük kadar sevgiyi de belirten “ka” ekini ekleyerek “baciika” diye seslenirmiş
mahalleli. Bayram geceleri ve Cuma akşamları sinagogdaki duaya çocuklar da
katılır, dua bitince ellerinde mumlar taşıyan büyükler, onları evlerine
bırakırlarmış. Kuraklık korkusu, yağmur dileği içinde, Nisan’a rastlayan
Hamursuz Bayramı’nın son gecesi erkekler sinagog dönüşü “yeşil bir yıl”
dileyerek eve girip ev halkıyla bayramlaşırlarmış.
Sinagogun kuzey kapılarından biri (Foto: Enver Arcak)
Şimdiki adı İstiklal olan mahalle, öncelerinde; Yeğenbey, Hacendi Öksüz, Hoca Hindi olarak
isimlendirilmiş. Sinagogun hemen karşısında, mimarisi Ankara evlerine
benzemeyen dip dibe duran heybetli iki konağın eski sahipleri Araf ve Albukrek ailelerine aitmiş. Albukrekler'in arka bahçesinde “ruda” denilen güzel
kokulu, nazardan koruduğuna inanılan küçük yapraklı sedef otları yetişirmiş. Bu
iki evin arka cephesindeki harika balkonları ve halen kapanmamış alabildiğine
açık manzarası çevresindeki yüksek binalara çıkınca görülebiliyor. Her iki ev
de 1909'da tamamlanmış ve sinagogu yenileyen İtalyan mimarın eseriymiş. Albukrek’lerin
evinde iç merdiven parmaklıklarındaki tahta doğramaların motiflerinde, sinagogdaki
motiflerin aynısını kullanmış İtalyan mimar.
Sinagogun karşısında mahallenin en güzel evlerinden
bir zamanlar Araf ve Albukrek ailelerine ait konaklar
(Foto: Enver Arcak)
bir zamanlar Araf ve Albukrek ailelerine ait konaklar
(Foto: Enver Arcak)
Halen faaliyet gösteren Şengül Hamamı'nda yapılan sefâlar,
mahalle düğünleri, millî ve dinî bayram kutlamalarıyla cıvıl cıvıl bir yermiş
burası. Mahallede bir gece Yasef Ruso'nun evine misafir olan Atatürk, kuşkusuz burada
konaklamış olanların en ünlüsü.
Atatürk'ü Ankara'da görmeye gelen ablası Makbule Hanım da burada misafir
edilmiş. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde yeterli otel olmadığından, İhsan Sabri Çağlayangil,
Ali Çetinkaya, Tunalı Hilmi gibi isimler de burada konaklayan kişilerden. Havagazı fabrikası yakınındaki
Bomonti Gazinosu'nda sahne alan şarkıcı Dario Moreno da mahallede kısa bir süre
yaşamış ünlülerden.
30’larda Yenişehir'de yapılan evler cazibe merkezi olarak
mahalleden taşınmaları başlatıyor ve cemaatin küçülmesi, Yahudi mahallesini
terk ediş 1948’de İsrail devletinin kurulmasıyla başlayan göçlerden sonra
hızlanmış. 50’li yıllarda Sağlık Bakanlığı’nın karşı tarafında apartmanların
inşası üzerine, Sağlık ve Toros sokaklarına bitişik olan Sezenler Caddesi’ne de
mahalleden gelenler yerleşmeye başlamışlar. Aslen İstanbullu olup Yahudi
mahallesinde yaşayan müteahhit Albert Almozlinoz o yıllarda Sezenler Caddesi’nde
apartmanlar yapıp satarmış. O kadar ki her apartmanda yaşayan ikiden fazla
Yahudi ailesiyle bir Yahudi mahallesine dönüşmüş burası. 60’larda pek çok aile
Kavaklıdere’ye doğru kayar ve kümeleşme kalmaz. Bazıları İncesu’ya, Cebeci’ye
taşınır mahallede pek az oturan kalır. 80’lere doğru varlıklı olanlar
İstanbul’da iş kurmaya ve yerleşmeye başlarlar. İş olanakları açısından
İstanbul daha cazip gelir gençlere. 2000’li yıllarda Ankara’da 10-15 aile ya
var, ya yoktur.
Kışla mimarisiyle yapılmış mahalleye karabasan gibi çökmüş yapısıyla Anafartalar Lisesi
(Foto: Enver Arcak)
(Foto: Enver Arcak)
Mahalle tarihi kent kültürünün bir rengi olarak ilgiye,
bakıma, yenilenmeye ihtiyacı var elbette. Ancak bu yenileme sahte ve sırıtık
bir restorasyona, kalitesiz rantsal dönüşüme maruz kalmadan gerçekleşmesi
gerekir. Her ne kadar yapılar harap bitap durumda olsa da, buranın halen bir gerçekliği
var. Sahteleştirmeden yapılacak bir koruma/yenileme projesiyle bura izbe
halinden kurtarılabilir ve geleceğe şehrin bir kültür mirası olarak
sunulabilir. Estetik ve kent kültürü merkezli projelerin hayata geçirilmesi
dileğiyle diyelim.
Yasef Ruso'nun evi (Foto: Enver Arcak)
Foto: Enver Arcak
Yorumlar
Ben Ankara'lı olmama rağmen bunları bilmiyordum.
Paylaşımınız için teşekkürler.
aynaya baktığımda televizyonlar da izlenen öylebir geçer zaman ki dizisi gibi öyle geçmiş ki zaman..........
bunları bana tekrar hatırlattığınız için teşekkürler
enver bey
bizim zamanımızda komşuluk ilişkileride bir başkaydı özlüyoruz ve arada bir uğruyorum
çok güzel bir mahalle
elinize sağlık.
Recai H.
Sevilay
Var ise diğerlerini de görmek isterim.
Verdiğiniz Youtube linki çalışmıyor.
Sakalar(1966) ve Anafartalar (1969) mezunuyum.
İrtibat kumak isteyeyenler için:
dumanol@hotmail.com