Deney (2)

Uluburun Deneysel Arkeoloji Projesi, Erkurt çiftinin 2004'te Urla'ya yerleşmesiyle başladı. Yapım aşaması, yolculuk hazırlıkları yanında sponsor arayışlarıyla geçen bir yılın ardından Tunç Çağı teknolojisine sahip replika tekne denizle buluştu. 26 Mart 2005'te İstanbul'a doğru yola çıkıldığında, Türkiye'de bir ilk yaşanıyordu. Osman Erkurt'un kurgusu  ekibin uyumu, heyecanı ve  bilinmezliklerle, ama telaşsız gerçeğe dönüşmekteydi.

 Foto: Selva Egeli

Bir Proje teknesi olan Uluburun, eskort bir tekne tarafından çekilerek yol alıyordu. Her ne kadar böylesi bir tekne üstünde yolculuk yapıyor olmanın keyfini yaşıyor olsak da, hepimiz yelkeni açılmış, salt rüzgar gücüyle ilerleyen Uluburun'u görebilmek için sabırsızlanıyorduk. Arkeolojinin deneyselliği asıl bu kısımdaydı. Çandarlı, Dikili, Edremit körfezleri geçilip Çanakkale geçilmeze gelirken, yelkenimizi açtık. Pupa yelken tadıyla iki yanda küreğe benzeyen dümenler, yüzlerde gülümsemelerle...


Foto: Selva Egeli

Uluburun 7 deniz mili sürate ulaştığında Bozcaada açıklarındaydık. İskele dümeni  dayanamayıp koyverene kadar sürdürmüştük yelken seyrini. Bir saat kadar süren bu deneyimle ilerleyen başına buyruk Uluburun çok daha etkileyiciydi. Bu tekne için oldukça ciddi bir hıza ulaşmıştık. Rüzgar sesi dümenler ve serenin ahşap gıcırtılarıyla harman olmuş, deniz üstünde dans ediyorduk, ta ki dümenimizin yerinden çıkışına kadar. Çanakkale limanı dümen tamiri, boğaz geçişi öncesi hazırlık için rotamızdaki durak noktasıydı. 

Tekneye yön verenlerden iskele dümeni (Foto: Enver Arcak)

Çanakkale limanı duraklamamız hava şartları sebebiyle planladığımızdan uzun sürdü. Çanakkale Boğaz geçişi için havanın düzelmesini beklememiz gerekiyordu. Çanakkale'de zorunlu bekleyişimiz ziyafet sofralarının lezzeti, hoş muhabbetiyle keyfe dönüşse de Osman Erkurt aksayan takvimin kaygısındaydı. Çünkü bu bir mavi tur değil, proje teknesiydi!

Foto: Ozan Veryeri

10 günlük karada geçen günlerin ardından, havanın dinginleşmesiyle tekrar deniz üstündeydik. Hava düzelmişti ama teknenin bir diğer ucunu göremeyeceğimiz derecede sis vardı. Rüyanın kabusa dönüşmeden yaşattığı adrenalin hallerine benziyordu boğaz geçişimiz. Devasa tankerler sis içinde burnumuzun dibine geldiğinde yutkunup 'her şey yolunda mı' bakışları atıyorduk.

 Foto: Murat Akar

Her şeyler yolunda Çanakkale geçildi, Marmara Denizi'nde süzülüp büyülü şehir İstanbul'a vardık. Muhteşem İstanbul manzarası fonda Bozcaada'nın ardından ikinci yelken seyrimizi adalara doğru gerçekleştirdik. Mayıs 2005'teki Marmaris Denizcilik Festivali'ne kadar Uluburun Ataköy Marina'da bağlı kaldı.

Foto: 360 Derece

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ankara'nın Logosu

Yahudi Mahallesi