Petrole Bulanmış Yaban Hayatı üstüne bir röportaj


Meksika Körfezi’nin ABD kıyıları yakınındaki bir petrol platformunda meydana gelen kazanın ardından, yeni bir çevre felaketi gündemimizde. Kazanın ardından sızan petrol, eko-sistem açısından özel bir yer olan bölgeyi, deniz kıyı ekseninde tehdit ediyor.


Dünya çapında petrol kazaları sonrası vahşi hayat kurtarma operasyonlarıyla birçok canlıya yaşam imkânı sağlamış ve sağlamakta olan Uluslararası Kuş Kurtarma Araştırma Merkezi (IBRRC) üyelerinden bazısı şu sıralar Türkiye’de. Kendileriyle yaptığım röportaj sonrası, öngörülere dayalı planların yenilenme vaktinin geldiğini, sorumluluğun bir petrol şirketine bırakılamayacak kadar genişlikte olduğunu fark ettim. 

Kaliforniya merkezli IBRRC’nin eğitimcileri Bakü-Tiflis-Ceyhan Konsorsiyumu (BTC)’nin davetlisi olarak ülkemizdeydi. Kuruluş tarafından üç gün süren eğitimin konusu ‘Petrole Bulanmış Yaban Hayata Müdahele’ başlığını taşıyordu. Katılma fırsatı bulduğum eğitim, BTC tarafından ülkemizde kurulmakta olan merkez için başlatılan adımlardan biri. Eğitimcilerden Curt Clumpner, Barbara Callahan ve Valeria Ruoppolo’ya Aklına Estikçe’ye ayırdıkları zaman, röportajda bana destek olan Deniz Özüt’e ve misafirlerimizle buluşma fırsatı sağlayan BTC’ye teşekkür ederim.

 Foto: Enver Arcak
  
Curt Clumpner, IBRRC’nin bölge sorumlularından 1981 yılından bu yana, vahşi yaşam rehabilitasyonu alanında çalışıyor. Güney Afrika’dan Japonya’ya, Avusturalya’dan Kafkas kıyılarına dünyanın dört bir yanında petrole bulanmış vahşi yaşamın kurtarıcılarından.

  Curt Clumpner bir sunumda. (Foto: OWCN)

Biyolog Barbara Callahan, mikrobiyoloji ve hematoloji konularında uzman, IBRRC’nin dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirdiği eğitim, kurtarma operasyonlarında aktif rol alan bir doğa korumacı.


Barbara Callahan bir kartala müdahele ederken. (Foto: IBRRC)


Sâo Paulo Üniversitesi’nden Valeria Ruoppolo, hayvan patolojisi konusunda uzman bir veteriner. İki yazını Brezilya Antartika Programı çerçevesinde bölgede geçirmiş.

 Valeria Ruoppolo bir projede çalışırken. (Foto: Biopesca Projesi)

Güncel bir soruyla başlayalım, deneyimleriniz ışığında Meksika Körfezi’nde meydana gelen kaza sonrası ne derece bir çevresel felaketle karşı karşıyayız?

C.Clumpner: Ciddi miktarda petrolün dağıldığı aşikâr, ötesi daha ne kadar dağılacağını bilmiyoruz. Çevresel açıdan ciddi bir tehlikeyle karşılaştığımız kesin. Petrolün ne kadar daha sızacağının belirsizliği kazanın ciddiyeti konusunda konuşmayı erken kılıyor. Yanı sıra, çevresel açıdan tehdit, meydana geldiği alandaki bioçeşitlilik göze alındığında artıyor. Henüz yargıda bulunmak için çok erken olsa da bir çevre felaketiyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim.

Konuyla ilgili halen sınırlı bilgiye mi sahibiz?

C.Clumpner:. Sınırlı bilgiden kastınız ne olduğuna bağlı, ancak bilgiler belirginleşip biriktikçe uzun vade etkisi üstüne konuşabiliriz.

Ne kadar bir süre sonra sonuçlar ortaya çıkacak öngörebiliyor muyuz?

Şu an Türkiye’de olduğumdan bu soruya tatminkâr cevap vermem zor! Dahası zararın etkisini zaman içinde anlayabiliriz. Ciddi bir kaza ama henüz ne bilmediğimizi bile bilmiyoruz. Şöyle bir örnekle açıklayım, Galapagos’ta meydana gelen kazanın ardından, başlangıçta zarar görmediğini sandığımız iguanaların sindirim sistemlerinde oluşan tahribatı anlamak için, uzun bir süre geçmesi gerekti. Dolayısıyla sualtından başlayıp, geniş bir alanda ortaya çıkacak sonuçları henüz kestiremeyiz. Günümüzde sahip olunan duyarlılık ve müdahelelere dair yetkinliğimiz, yetmişli yıllardaki halimize göre ileri düzeyde. Bu kazada sızıntı kesilebilmiş değil, şimdi dahi durdurulsa aylarca sürecek bir etkiye sebep olur. Sualtı akıntılarıyla oluşacak yayılımın tehdit ettiği kıyılarda bulunan özellikle tuzlu su sazlıkları, insan eliyle temizlenmesi zor olan karmaşık eko-sistemler.  Her koşulda doğanın kendini onarması yıllar alacaktır.

Çevre açısından hangi petrol kazaları en kötüsüydü?

B.Callahan:  ABD’nin batı kıyılarını etkileyen Exxon-Valdez kazasında 5000’den fazla deniz kuşu zarar gördü. Az bir sızıntının bile kritik bölgelerdeki etkisi yüksek olabilir. Capetown’da meydana gelen kazadan 72 saat sonra 20.000 Afrika Pengueni petrole bulandı. Bir o kadar sayıda penguen petrole bulaşmadan çabalarımızla başka bir bölgeye nakledildebilmişti. Kazanın olduğu bölgelerdeki yaşam alanını ve oradaki türlere bağlı olarak küçük bir alan da olsa, etki büyük olabiliyor. İspanya’nın yukarı kıyılarında Prestige isimli geminin kazası sonrası 3000 kilometrelik alanda, 100.000’e yakın canlı etkilenmişti.

Petrolün vahşi yaşam üzerindeki etkisini yok edemiyorsak geleceğe yönelik çabamız ne yönde olmalı? Değiştirmemiz gerekenler nelerdir?

C.Clumpner: Herkesin hemfikir olacağı üzere, kaza sonrası petrolün yayılımını kesebilmek adına teknolojik olanakları geliştirmek en önemlisi. Aslında en iyi yol daha az petrol kullanmak! Bunların ötesinde daha iyi yapabileceğimiz çok şey var. Planlama en önemlisi. Kazalar öncesinde koruyucu önlemler almak adına planlamalar yapmak anahtarımız.

Türlerin geleceği açısından özel hassasiyet gösterilmesi gereken bir bölge olduğunu düşünüyor musunuz?

B.Callahan: O kadar çok var ki! Petrol doğaya karıştıktan sonra, canlılara bulaşmasa da zarara sebep oluyor. Herhangi bir bölgeyi başkasından ayırmak istemem..

C.Clumpner: Bana sorarsanız Antartika. Trafiğin yoğunlaştığı rotalar öncelik olmalı, ama özellikle Antartika. Bölge çok hassas bir eko sisteminin yanı sıra, kazalara müdahalede buraya ulaşmanın ve çalışmanın zorluğu da burayı bana göre en riskli bölge olarak öncelikli kılıyor. Güney Afrika’daki kaza burada olması çok daha büyük zarara sebep olurdu. En hassas noktayı Antartika olarak görüyorum.

V. Ruoppollo: Petrolün yaban hayat üzerindeki etkisiyle ilgili üçümüzün de katıldığı bir toplantıda, Antartika’yla ilgili bilgiler bir araya getirilmeye çalışıldı. Antartika’da faaliyet gösteren ülkelerin katılımcılarının araştırmalarıyla, var olan hazırlıklar ortaya koyulmuştu. Bu toplantıda görüldü ki, birçok plan on yıldan eski ve küçük kazalar üzerine yapılmış. Planlarda yaban hayat öncelikler arasında olmadığını üzülerek gördük.

Petrol ülkelerinin bu konuya yaklaşımlarında, sorumluluklarını yerine getirdiklerini yeterli destek sağladıklarını düşünüyor musunuz?

B.Callahan: Kimse yeterli değil, çünkü daha fazlası mümkün.
C.Clumpner: Bunu bir yatırım işi olarak görmek lazım. Felaketler öncesi yapılan doğru planlamalarla, hazırlıklı olmak bir sigortadır. Hazırlıkları sigorta yatırımı gibi görmek gerekiyor. Uzun vadede hazırlık çevre için. İşin bir diğer yanı petrol şirketlerinin halk tarafından imajlarını da gözardı etmemeleri gerektiği. Bütün şirketler ve ülkeleri aynı kefeye koyamayız ama hiçbiri yeterli değil.

Bu tür felaketlerde çalışıyorsunuz, duygularınız neler oluyor?

V.Ruoppollo: Ne zaman bir felaket bölgesine gitsem, gördüklerim beni kaygılandırıyor. Bizi neyin beklediğini bilmediğimiz koşullar oluyor. Bazen türlerini bilmediğimiz canlılar ve bir dolu bilinmez çıkıyor karşımıza. Müdahelede bulunduğumuz hayvanları tedavi etmek, onları yaşam alanlarına kavuşturmak üzerimdeki baskıyı atıp mutlu olmamı sağlıyor.

C.Clumpner: İşime odaklanıyorum. Ne yapamayacağımı değil neler yapabileceğim üstünden düşünüp buna konsantre oluyorum. Kimi zaman tedavi edemeyip ötenazi uyguladığımız da oluyor. Kaybettiklerimizi düşünürsek, taşıyamayacağımız ve kaldıramayacağımız bir yüke dönüşürdü işimiz.

B.Callahan: Çoğunlukla gönüllülerle çalışıyoruz. Onlar böyle bir hizmette bulunmanın huzurunun yanı sıra, çözümün parçası oluyorlar. Elbette felaketleri bizzat gözlerinizle görüp hissetmek etki bırakıyor. Çözümün parçasında yer almak, Valeria’nın söylediği gibi, tedavi sonrası hayvanları tekrar yaşam alanlarına döndürebilmek iyi hissetmemi sağlıyor. Böyle bir işte çalışan gönüllülerin duyarlıklarının artmasını da oldukça önemli buluyorum. 

Foto: Deniz Özüt

Bu röpörtaj NTV Bilim Dergisi Haziran 2010 sayısında yayınlanmıştır.





Yorumlar

Unknown dedi ki…
Merhaba,

"Petrole Bulanmış Yaban Hayata Müdahele den" bahsettiğiniz ilk iki pragrafı TRAKUŞ; Türkiyenin Anonim Kuşları sayfasında haber bölümünde sizin isminizle yayınlamak isterim. Altına link vererek röportajı okumak isteyenleri sayfanıza yönlendirebiliriz.

Saygılar,

Dilek GEÇİT
Enver Arcak dedi ki…
Dilek Hanım,
Uygundur, bahsettiğiniz şekilde yayınlayabilirsiniz.
Saygılarımla,
Enver ARCAK
Unknown dedi ki…
Teşekkürler.

Sevgiler, saygılar.
Dilek

Bu blogdaki popüler yayınlar

Deney (2)

Ankara'nın Logosu

Yahudi Mahallesi